Ateşle Buzun Dansı: İzlanda

Mozart’ın Şehri Salzburg
18 Aralık 2017
Eski Zamanlarda Treni Özlüyorum
18 Aralık 2017

Ateşle Buzun Dansı: İzlanda

Uzun zamandır hayalini kurduğum bir ülkeydi İzlanda. Programlanmış turları sevmesem de ‘hadi gidelim’ le olmayacak bir coğrafyaydı. Sonunda minik bir turla organize olduk. Hatta kitapçıdan hiç tarzım olmayacak şekilde bir gezi rehberi bile aldım. “Geziden önce mi, gezi sırasında mı, yoksa sonra mı okuyayım?” diye düşünürken aslında sadece çantamda taşıdım. Çünkü İzlanda’yı tek bir kalemin gözüne tutsak edemezdim.

 

Atlantik Okyanusu’nun kuzeyinde, ya da dünyanın tepesinde minicik bir ülke İzlanda… Kopenhag’dan sonra üç buçuk saatlik bir uçak yolculuğu ile Avrupa Birliği üyesi olmadığı halde, Şengen ülkelerinden biri gibi, iç hat ulaşımıyla varılıyor. Kocaman geniş toprakları ama sadece 320bin nüfusu olan aslında yeni bir ülke İzlanda. İlk kez Norveçli Vikingler gelip yerleşmiş bu adaya. Şu anda yaklaşık yılda bir milyon turist alıyor. Yani yerli nüfustan fazla turist var.

 

İzlanda’ya iner inmez göz alabildiğince mor çiçeklerle karşılaşırsınız. Bunlar Lüpenya (Bir çeşit yabani bakla). Bir zamanlar Alaska’ya giden Vikingler getirmiş. Lüpenya oksijen emerek özel bir prosesle toprak üreten bir bitki. İzlanda yüzeyi çoğunlukla lav tabakalarıyla kaplı olduğundan bildiğimiz anlamdaki topraktan fakir. Yüzeyi süngerimsi-yosunsu yeşil bir tabaka ile kaplı.  Upuzun geniş vadilerde at sürüleri, koyun ve inek sürüleri özgürce dolaşıyor. 930’da kurulan dünyanın ilk ulusal meclisi İzlanda’da. Thing Vellir vadisinde, hem bu meclisi hem de  sürekli birbirinden ayrılan Kuzey Amerika Avrasya tektonik plakalarını görebilirsiniz.

 

VİKİNG DİLİ…

Sözlü edebiyatın köşe taşlarından İzlanda Sagaları  da burada. İzlanda dili dünyada kullanılan en eski dillerden olan Viking dili. İzlandalılar bu dili olduğu gibi korudukları için hala 1182’de yazılan ilk kitaplarını ve 13. Yüzyılda yazılan Saga hikâyelerini orijinal şeklinde okuyabiliyorlar. İzlandalılar yeni bir kelime gerektiğinde yine kendi eski Viking dilinden türetiyorlar. Bu yüzden dillerini arı bir şekilde korumuşlar. Tıpkı kendi ırklarını korudukları gibi… İzlanda ırkı aslında Norveç ve Danimarkalı Vikinglerden gelmedirler. Dönem dönem Norveç’in ve Danimarka’nın egemenliklerinde yönetilmişlerse de, şu anda bağımsızlar.  Ancak Norveç ve Danimarka gibi çok güçlü Kuzey ülkeleri hep yanlarında…

 

İzlanda hükümeti mülteci ya da göçmen  çok az insan kabul ediyor. Suriyeli mültecilerden sadece 5 kişi almış. Yabancı birinin İzlanda’da arazi alması da yasak.

İzlanda coğrafya kitaplarında okuduğumuz tüm doğa olaylarını bir arada görebileceğimiz bir coğrafya. Kuzey Amerika- Avrasya fay hattı her gün gözle görülür şekilde birbirinden ayrılıyor. Senede yaklaşık 1 santim. Bir süre sonra adanın ikiye ayrılacağı kesin.

Sürekli patlayan yanardağları, yanardağ yataklarını uzaydan bile görülebilen Mirdal ve Vatna buzullarını ve eriyen buzulların oluşturduğu buz göllerini hep bir arada izleyebilirsiniz…  Yaz aylarında güneşin hiç batmadığı bu kutup ülkesi garip bir şekilde sıcak suların da ülkesi. İzlanda’yı gezerken Okyanus’un ve yerin altından fışkıran sıcak suları ve dumanları da her yerde görebilirsiniz. (Gyser). Bu sıcak sular sayesinde İzlanda evleri hep sıcacık. Su ısıtma dertleri yok. Özel borularla evlere servis edilen sıcak ve soğuk sular hem kaliteli bir içme suyu olarak, hem de banyo ve ısınma için kullanılıyor.

Dedim ya İzlanda tam bir doğa harikası.

DİNDAR DEĞİLLER…

Okyanusun altından gelen kaynar sular yanar dağları harekete geçiriyor ve patlayan dağlar buzulları eritiyor. İzlanda’da ateşle buz adeta dans ediyor. Eriyen buzullar şelalelerden fışkırıyor ve adanın her yanında sular dökülüyor. Kapkara yanardağ kalıntısı kumsallar buz gibi Okyanus sularıyla kucaklaşırken, hemen yanı başında insanlar 38 derece sıcak havuzlarda yüzüyor.

 

İzlandalılar Hristiyanlığı çok  geç kabul etmişler. Genellikle de nüfusun çoğunluğu Protestan. Yani katı bir din gelenekleri yok.  Öyle her taraf kiliselerle de dolu değil. Var olan kiliseleri çok sade ve modern yapılar. İzlandalılar Hristiyanlıktan önceki Şaman ve Pagan geleneklerinden dolayı doğaya çok saygılılar.  Şelalelerin, göllerin, dağların ve denizlerin farklı güçleri  olduğuna inanırlar. Doğayı ve çevreyi kirletmezler. Kirletirlerse eğer, doğanın onlara küseceğine ve onları cezalandıracağına inanırlar.

 

İzlanda’da yaz mevsimi sıcaklık gündüz 7-12 derece arası, gece 2-3 dereceye kadar düşebiliyor, her an yağmur veya dolu başlaması, hatta kar yağması sürpriz sayılmıyor. Kışın ise Körfez Akıntısı (Golf Stream) sayesinde sanıldığı kadar soğuk değil. Ama bütün ada karla kaplanıyor. Bulutlar çok hızlı hareket ettiği için hava beş dakikada bir değişebiliyor. Aşırı rüzgâr alan ülkede evlerin çoğunluğunun dış cephesi ve çatısı renkli alüminyum ile kaplı. Kiremit kullanılmıyor.

 

YAŞAMA SAYGI…

Başkent Reykjavik, kutup bölgesine en yakın olan başkent. Ülkenin yarısından fazlası etrafı park ve göletlerle çevrili büyük bir kasaba görünümündeki bu şehirde yaşıyor.  İzlanda diğer tüm Kuzey Avrupa ülkeleri gibi doğaya, çocuklara, yaşlılara ve kadınlara saygının en üst düzeyde olduğu ülkelerden biri. LGBT‘lerin de en rahat ve özgür olduğu ülke burası. Birçok eşcinsel evlenmek ve tatil yapmak için İzlanda’yı tercih ediyor. İzlanda’nın bir önceki başbakanı Jóhanna Sigurðardóttir (2009-2012) uzun süredir beraber olduğu kadın yazar ile başbakanlığını sürdürdüğü sırada evlenmiş,  ama bu İzlanda medyasının pek umurunda olmamış.  Sigurðardóttir, dünyanın eşcinsel olduğunu açıkladıktan sonra göreve gelen ilk hükümet başkanı ve eşi Jónína Leósdóttir ile birlikte eşcinsel evliliğin yasallaşmasından sonra İzlanda’da evlenen ilk eşcinsel çiftten biri.

Sigurðardóttir İzlanda’nın 2008’de içine düştüğü bankalar krizinden ülkeyi çıkaran kadın lider olarak İzlanda’da büyük saygı görüyor.

 

İzlanda tamamen güvenli bir yer, saldırı suçları neredeyse yok ve polisler gerek olmadığı için silah taşımıyor. Ülkenin ordusu yok. Güvenlik NATO uçaklarıyla sağlanıyor. Sadece bazı sahil güvenlik gemilerinde silahlı görevli var.

 

İzlanda’da ne mi yenir? Morina balığı, deniz ürünleri, kuzu, dana ve tavuk eti hep çok taze. Çok tarım alanları olmasa da menülerinde salata ve çorba hep var. Hafif meyveli sütlü tatlıları da çok güzel.

 

İzlanda baştan sona çevre dostu ve organik yaşayan bir ülke. GDO’nun ülkeye girmesi kesinlikle yasak.

 

İzlanda biz Akdenizliler için yaşanacak ülke olmasa da kesinlikle görülesi bir ülke…

 

Filiz Besim

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir